İsrail ordusu, Filistinliler tarafından “ölüm tuzakları” olarak adlandırılan sözde yardım dağıtım noktalarına gelenleri hedef almayı sürdürüyor.
Gazze’de 27 Mayıs’tan beri yardım alabilmek için bu noktalara giden 2 bin 356 Filistinli, bunu hayatıyla ödedi. 17 bin 244 Filistinli de çoğu hayatları boyunca sağlık sorunu yaşayacak şekilde yaralandı.
İsrail’in sınır kapılarını kapatması sonucu Gazze’de yaşanan kıtlık can almaya devam ediyor. Her gün çocuk, genç, yaşlı demeden çok sayıda kişi açlıktan ölüyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana açlıktan hayatını kaybedenlerin sayısı 131’i çocuk olmak üzere 370’e ulaştı.
Han Yunus kentinde bir çadırda yaşayan Ebu Mustafa ailesi de hem çadırdaki çocukları hem de yetersiz beslenme nedeniyle Nasır Hastanesi’nde tedavi gören 9 aylık oğullarının karnını doyurmak için ölüm tuzağına dönüşen bu insani yardım noktalarına gitmek zorunda kaldı.
Baba Ethem Ebu Mustafa (36) yaklaşık 1,5 ay önce gittiği yardım dağıtım noktasından bacağından vurulmuş olarak döndü ve uyluk kısmına platin takıldı. “Ölüm tuzaklarına” gitme görevi üzerine kalan anne Hena Ebu Mustafa (34) ise 1 Eylül’de gittiği sözde yardım merkezi İsrail saldırısında hayatını kaybetti.
En küçüğü hastanede tedavi gören en büyüğü ise sadece 14 yaşında olan 9 çocuk ise öksüz kaldı. Öksüz kalan çocuklara artık anneanneleri bakıyor.
Ölmeden önce çocukları için çağrıda bulunmuştu
Gazzeli anne Hena ölmeden önce Han Yunus Hastanesi’nde tedavi gören oğlunun başında çekilen videoda, “Hayatımız çok zor. Bu çocukların ne günahı var. Mamaları, bezleri yok. Oğluma mama istiyorum. Başka bir şey istemiyorum. Oğlum sadece takviye gıdalar ve suyla besleniyor. 9 aylık ama 4 kilo 600 gram.” demişti.
Anne Hena videoda, çocuklarının karnını doyurmak için yardım dağıtım noktalarına gidip hayatını tehlikeye attığını söylemişti.
Oğluna temiz su bulamadığını, tuzlu su içirmek zorunda kaldığını, bunun da sağlığını olumsuz etkilediğini kaydeden Hena belki de yaptığı son yardım çağrısında “Çok yorulduk, savaş dursun, çocuklarıma mama ve bez istiyorum. 2 yıldır öldük bittik, suçumuz ne ki bunları yaşıyoruz.” ifadesini kullanmıştı.
Çocukları için bile bile “ölüm tuzaklarına” gittiler
Yaklaşık 1,5 ay önce gittiği sözde yardım dağıtım noktasında İsrail saldırısında yaralanan ve 3 gün önce de benzer bir saldırıda eşini kaybeden baba Ethem, gelir kaynakları olmadığı ve 9 çocuğu doyurmaları gerektiği için böyle tehlikeli yerlere gitmek zorunda kaldıklarını dile getirdi ve şunları söyledi:
“Ben vurulduktan sonra 2 hafta hastanede kaldım. Yaralı olduğum ve desteksiz yürüyemediğim için eşim yardım merkezine gitmek zorunda kaldı. Eşim, kızım ve oğlum Morag’a gitti. Kurşun eşimin başının bir tarafından girdi, diğerinden çıktı.
Mama yok, bez yok. Oğlumun bezine her gün 50-70 şekel lazım. Bunu temin edecek param yok. Eşim bu yüzden o tehlikeyi bölgeye gitti. Yardım dağıtım merkezinin tehlikeli bir yer olduğunu, insanların öldürüldüğünü ve benim de orada yaralandığımı biliyordu ama ‘benim küçük çocuğum var, hasta, gitmek zorundayım’ dedi.”
Baba Ethem, “Eşim öldükten sonra kolum kanadım kırıldı. Çocuklarımın yiyecek, ilaç ve diğer ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. O nedenle savaşın biran evvel bitmesini istiyorum.” diye konuştu.
Ethem, “Bir daha yardım almaya gitmem. 2 metre yakınımda olsa, gel al deseler gitmem. Çünkü gidersem çocuklarım da peşimden gelir.” diyerek onları tehlikeye atmak istemediğini ifade etti.
Çocuklarının gözlerinin önünde ölmesine gönlü elvermedi
Ailenin en büyük çocuğu 14 yaşındaki Rimas Ebu Mustafa, önce babasının yardım almaya gittiğini ve bacağından vurulduğunu sonra da annesinin gittiğini ancak bunu hayatıyla ödediğini söyledi.
Bütün kardeşlerinin küçük olduğunu ve annesinin de bu yüzden yardım merkezine gitmek zorunda kaldığını aktaran Rimas, “Annemin bizden başka kimsesi, bizim de ondan başka kimsemiz yoktu. Morag, Tine ve Şakuş (yardım dağıtım noktaları) bunlar tehlikeli yerler. Annem bunu biliyordu ama kardeşimin yavaş yavaş öldüğünü görünce ‘ben böyle yaşayamam’ dedi. Diğer kardeşlerim ‘ekmek istiyoruz’ dediğinde içi parçalanıyordu. Bu nedenle gitti ama dönemedi.” dedi.
“Kardeşlerimden başka kimsem kalmadı”
“Neden bunları yaşıyoruz. Benim kardeşlerimden başka kimsem kalmadı.” diyen Rimas, savaşın durmasını, sınır kapılarının açılmasını ve kardeşinin dışarda tedavi edilmesini istediğini belirtti.
Rimas, daha önce pek çok defa 9 aylık kardeşi Sabri için yardım çağrısında bulunduklarını ancak cevap alamadıklarını da ekledi.
“Annesizlik çok zor”
Öksüz kalan çocuklardan 12 yaşındaki Hıtam Ebu Mustafa ise “Babam yardım almaya gitti yaralı döndü. Annem, ben ve erkek kardeşim gittik, annesiz döndük.” dedi.
Annesinin yardım noktasında un ve makarna taşıyan kamyonu görünce sevindiğini ancak başından yediği kurşunla bu sevinçten bile mahrum edildiğini anlatan Hıtam, “Annesizlik çok zor. Gece koynunda uyurduk. Yanına otururduk, bizi yedirirdi, içirirdi. Küçük kız kardeşim ‘annem nerde’ diye soruyor. ‘Cennete gitti’ diyoruz. Annem varken, koşar oynardık, o da bizimle oynardı, şimdi büyük bir sessizlik var.” diyerek yaşadıkları büyük boşluğu ifade etmeye çalıştı.
Dedesi, amcası ve dayısı dahil pek çok kişiyi İsrail saldırılarında kaybettiklerini anlatan Hıtam, savaşın bitmesini ve evlerine dönmeyi istediğini dile getirdi.