Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs konusuyla ilgili konuştu ve “Bizim ön şartımız, Birleşmiş Milletler’in (BM) verdiği sözleri tutmasıdır” ifadelerini kullandı.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, katıldığı programda tartışmaların bilgiye dayanması gerektiğine işaret etti.
“Tartışmalar bilgiye dayanmalı”
CTP’den verilen bilgiye göre, “Ersin Bey’in açıklamalarına göre, federasyonun Kıbrıslı Türkleri azınlığa düşüreceği ve asimile olmalarına yol açacağı iddia ediliyor” diyen Erhürman, söz konusu iddiaları şaşırtıcı olarak niteledi.
Geçmişten bugüne kadar tüm Kıbrıs Türk liderlerinin federasyon temelinde müzakereler yürüttüğünü anımsatan Erhürman, “Denktaş’tan Talat’a, Eroğlu’ndan Akıncı’ya kadar herkes federasyon modelini tartışmıştır. Üstelik bu görüşmeler Türkiye Cumhuriyeti ile istişare içinde gerçekleşmiştir. Şimdi Ersin Bey, geçmişteki tüm Cumhurbaşkanlarına ve Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine, ‘Siz Kıbrıs Türk halkının asimilasyonuna yol açacak bir şeyi müzakere ettiniz’ mi demektedir?” diye sordu.
Tartışmaların bilgiye dayanması gerektiğine dikkat çeken Erhürman, federasyonun, aslında Türk tarafınca masaya konulmuş bir model olduğunu belirtti.
Tarihsel belgelerin ve kayıtların bunu kanıtladığını vurgulayan Erhürman, geçmişten örnekler verdi.
Erhürman, “20 Temmuz 1974’ten önce Bülent Ecevit’in yaptığı açıklamalarda, federatif sistemin doğru model olduğu belirtilmiştir. Nitekim, Ecevit’in bu açıklamalarından üç gün sonra Makarios’un federasyona karşı sert tepki verdiği görülmektedir. Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliği tarafından ortaya konulan coğrafi temelli federasyon tezi, Rum liderliği tarafından her zaman reddedilmiştir. Sonrasında yapılan 77-79 Doruk Anlaşmalarıyla her iki taraf da federasyonu kabul etmiştir” diye konuştu.
“Siyasi eşitlik, tartışma konusu değildir”
Kıbrıslı Türklerin, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nde iki eşit kurucu ortaktan biri olduğuna vurgu yapan Erhürman, “Azınlık” kavramının Kıbrıslı Türkler açısından hiçbir zaman söz konusu olmadığını belirtti.
1960 Anayasası’nda da böyle bir durumun olmadığını yineleyen Erhürman, “Sürekli, ‘1960 Anayasası’ndan kaynaklanan haklarımız’ deniliyor, ancak bu anayasada Kıbrıslı Türklerin azınlık olduğu yazılı değildir. Sayısal olarak az olabiliriz, evet, ancak tam da bu yüzden siyasi eşitlik kavramı bu kadar önemli hale gelmiştir. Adil ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşmak ancak siyasi eşitlikle mümkündür” dedi.
Crans-Montana’da masadan kalkan tarafın, Anastasiadis olduğunu hatırlatan Erhürman, “Geçtiğimiz günlerde yapılan tartışmalar da gösterdi ki asıl mesele siyasi eşitliktir. Sayın Akıncı’nın Berlin’de elde ettiği kazanımlar da bunu doğrulamaktadır. Sayın Hristodulidis’in samimiyetini sorguluyorum. Crans-Montana sürecini sıkça dile getirirken neden Berlin sürecini anmıyor? Siyasi eşitlik, tartışma konusu değildir ve 1991’deki BM Güvenlik Konseyi kararıyla netleşmiştir” dedi.
2017’de Rum liderliğinin masadan kalktığını kaydeden Erhürman, “Çünkü dönüşümlü başkanlık ve en az bir Kıbrıslı Türk’ün olumlu oyu gerekliliğini kabul etmek istememiştir. Oysa 2004 Annan Planı referandumunda, Anastasiadis ‘evet’ propagandası yapmıştır. Annan Planı’nda dönüşümlü başkanlık ve siyasi eşitlik zaten vardı. O zaman kabul ettiğiniz bir şeyi, şimdi neden reddettiniz?” diye sordu.
“Doğru zeminde iyi ilişkiler”
Mart ayında gerçekleşecek gayri resmi görüşmelerin önemsiz olmadığına dikkat çeken Erhürman, görüşmelere başlamadan önce, siyasi eşitliğin teyit edilmesi gerekliliğine vurgu yaptı.
Siyasi eşitliğin tartışmaya açılamayacağının altını çizen Erhürman, “Tüm Kıbrıslı Türkler tarafından reddedilen bir önerinin sorunlu olduğu açıktır. Yönetim ve güç paylaşımı açısından eşitlik sağlanmadan adil bir çözüm mümkün değildir” dedi.
Erhürman, “Hristodulidis’i kişisel olarak tanımıyorum, ancak söyledikleri bende güvensizlik yaratıyor. Berlin sürecini neden yok sayıyor? Crans-Montana sürecinde masadan kalkılmasını doğru bulup bulmadığını neden açıklamıyor?” diye sordu ve bugüne kadar Hristodulidis’in ağzından takvimli görüşmelere dair bir açıklama duyulmadığını belirtti.
AKEL ve DİSİ liderleriyle görüşmelerine işaret eden Erhürman, dönüşümlü başkanlık ve Kıbrıslı Türklerin en az bir olumlu oyu konusunu desteklediklerini teyit ettiklerini kaydetti. Erhürman, “Ancak bugüne kadar Hristodulidis bu konular hakkında net bir duruş sergilememiştir” dedi.
Mart ayındaki gayri resmi toplantıya işaret eden Erhürman, “Haspolat ve Luricina geçiş noktalarının açılması gibi meseleler BM Genel Sekreteri’nin başkanlığında mı görüşülmeli? Bunları iki lider kendi aralarında halledemiyor mu?” diye sordu.
Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler konusunda da konuşan Erhürman, “Türkiye ile doğru zeminde iyi ilişkiler olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Tüm muhataplarımıza aynı mesajı iletiyoruz”
“Karşılıklı monologlar yerine, eşitler arası bir diyalog kurulmalıdır” diyen Erhürman, Türkiye’nin olmadığı bir çözüm sürecinin de mümkün olmadığını vurgulayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör ülke olduğunu anımsattı.
CTP olarak tüm muhataplarına aynı mesajı ilettiklerini kaydeden Erhürman, “Bizim ön şartımız, BM’nin verdiği sözleri tutmasıdır. Siyasi eşitlik, dönüşümlü başkanlık ve Kıbrıslı Türklerin etkin katılımı kabul edilmelidir” dedi.
Müzakere sürecinin takvimli olması gerektiğine işaret eden Erhürman, “Annan Planı sonrası Kıbrıslı Türklere verilen taahhütler yerine getirilmemiştir. Doğrudan ticaret tüzüğü hâlâ yürürlüğe girmemiştir. Artık baştan taahhüt istiyoruz. Çözüm sağlanmazsa yaptırımların ne olacağı bilinmelidir. Statükonun devam etmeyeceği açıktır” diye konuştu. Güvenlik Konseyi kararlarının ortada olduğunu kaydeden Erhürman, “Siyasi eşitlik ve federasyon tartışmaya açık değildir. Kıbrıs Türk tarafı her zaman daha gevşek bir federasyon modelini savunmuştur” dedi.
TAK